June 13, 2011

seçim vaatleri üzerine

Seçim dönemlerinde, yıllardır karşılaştığımız, aday partilerin bir nevi güç göstergesi haline gelmiş eylemlerinden, son zamanlarda en aktif olanı sanırım, ‘seçim vaatleri’. Oy kazanabilmek için aday partilerin yapmak istedikleri icraatları göz önüne sererek reklam yapmaları yanlış bir eylem değil tabii ki, hatta bazı çevrelerde gayet mantıklı bir eylem olarak da görülebilir. Fakat burada seçmen olarak dikkat etmemiz gereken, bu vaatlerin ne kadarının gerçekleşebilir olacağı, hatta ne kadarının gerçekleştirildiğidir.
Siyasi partilerin ülke yönetiminde biz halkı temsil ettiğini düşünerek, kimimiz bu öngörülen vaatlerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini takip edebiliyoruz, kimimiz de bu durumun hiç farkında olmadan bilinçsizce seçiyoruz adayları. Tabii ki bu konuyu herkesin takip etmesi mümkün olabilecek bir şey değil, kaldı ki gerekli de değil, zira bu işleri layıkıyla yapabilecek bir kurumumuz var; Yüksek Seçim Kurulu (YSK). YSK’yı ülkemizdeki seçimlerin genel yönetim ve denetimini üstlenen, egemen, üst yargı mercisi olarak tanıyoruz. Bu bağlamda düşünerek seçimlerde vaatleri olan adayların kontrolünü yapabilecek yetkiye sahip olduğunu çıkarmamız yanlış olmaz. Hatta en son 1988 yılında değişiklik yapılmış YSK’nın görev ve yetkilerinden ilk üç maddesinin sadece seçimde kullanılacak matbuu evraklarla ilgili olduğunu göz önünde bulundurursak, yukarıda önerdiğim görev çok daha anlamlı olacaktır.
Peki YSK’nın bu türde bir görevi üstlendiğini varsayarsak, kontrol mekanizması nasıl işlemelidir? Bu soruya ilk cevap olarak, basit bir mantık yürütmesi yapabiliriz. Diyelim ki bir siyasi parti genel seçimlerinde on adet temel vaatte bulunuyor, bu partinin öncelikli işi bu vaatlerini yazılı olarak YSK’ya sunması ve YSK’nın görevi de iktidara geçen partinin bahsi geçen vaatlerin gerçekleştirip gerçekleştirmediğini kontrol etmek olmalı. Örneğin bu parti iktidar olduğu dönemde vaatlerinin yalnızca yarısını gerçekleştirebilsin. YSK’nın devreye girdiği nokta tam da burası olmalı ve görevi de, bu iktidardaki partinin bir sonraki seçim döneminde aldığı oyların -vaatlerinin sadece yarısını gerçekleştirdiğini göz önünde bulundurarak- yalnızca yarısının geçerli olmasını sağlamak. Böyle bir formülle hem aday partilerin yapamayacağı vaatler vermesini önleyebiliriz, hem gerçekten hizmet yapmak isteyen partilere bir fırsat vermiş oluruz, hem de aday partilere, seçmenlerin, körü körüne oy vermelerini engellemiş oluruz.
Bahsettiğim yapı basitçe düşünülerek ilk akla gelebilecek fikirlerden sadece birisi, üzerinde biraz daha kafa yorarak çok daha ideal bir seçim yöntemine dönüştürülebileceğini öngörmek hiç de zor değil. Fakat yukarıdaki fikir ya da daha iyisi yürürlükte olsa da olmasa da, seçmen olarak aday partilerin yapamayacakları vaatler vermelerini engellemek adına, seçim sonrasında iktidara gelen partilerin vaatlerinin gerçekleştiğini kontrol etmek ve bir sonraki seçimlerde buna göre hareket etmek, insanlık adına yapılabilecek olan en iyi eylemlerden birisi olacaktır.

No comments: