January 30, 2009

Bu Sıkıntı...

Uzun zamandan beri ilk defa birşey istemiştim,bugünün pazar olmasını.8 yaşımdayken babamdan istediğim sarı-kırmızı bir futbol topunu kendi arkadaşının oğluna gözümün içene baka baka verince vazgeçtim istemekten.Saat sekize yirmi vardı.İsteksizce kalktım yataktan.Hiç bu kadar aç hissettiğimi hatırlamıyorum.Karım her zamanki gibi benden önce kalkmış,sevgili eşine,bana,13 yıldan beri farklılık göremediğim kahvatlıyı hazırlıyordu ivedilikle.Yüzümü yıkamak için yatak odamızda ki banyoya girdim.Herşey karımın arzu ettiği şekilde dekore edilmişti-Buzlu cam bir kapı,girişte hemen solda tezgahı camdan,içinde sanki ölü balıklar varmış gibi duran rengarenk lavabo,kapağı saydam üstünde kalpler olan alafranga tuvalet,her adamını attığımda düşecekmişsin hissi uyandıran gök mavisi parke taşları ve teşhirden hoşlandığını düşündüğüm karımın,fantazi dünyasına bir türlü dahil olamadığım açık kırmızı camlı duşakabini-Banyo değil teşhir odası demek yerindeydi sanrım.Aynada anlık bir göz teması,beni ,isteklerimin bugün bitmeyeceği konusunda uyarıyordu sanki.Aşağı indim.Biraz tereyağı,2 dilim sert tulum peyniri,3 dilim domates,7-8 tane dilme zeytin,bir yemek kaşığı vişne reçeli(bazen hazır bazen el yapımı),demi daha oturmamış bir fincan çay.13 yıl.Ama bugün canım domates istemiyor.Ve alışamadığım sevgi öpücükleriyle elimde kumanyam evden ayrılışım.Araba kullanmayı beceremediğimden, yabancılarla bütünleşerek ter kokularımızın birbirine karıştığı iş yerime ulaşmam için 45 dakikalık mecburi dolmuş yolculuğumu bugün iptal ediyor,gördüğüm ilk taksiye atlayıp yoluma koyuluyorum.




Öğlen yemeğine kadar yapmam gerekenleri yapıyordum.İş arkadaşlarının sürekli takıldığı yere gidiyorum bugün.Çünkü kumanyamı takside unutmuşum veya unutmak istemiştim.Münferit şekilde iki kişilik masaya oturuyorum beklediğim varmış gibi.İşinden iğrenen garsonun bakışları altında siparişimi verdim.Bu sırada içeri ruhumu bedenimden ayırıp,elimi ayağımı boşaltan bir kadın girdi.Biraz etrafına bakındıktan sonra,benim olduğum yere doğru yöneldi.O lanet heyecanı tahmin edebilirsiniz.Yanımdan geçip gideceğini düşünürken o simsiyah uzun saçları konuşmaya başladı.




-Afiyet olsun Tahsin Bey,rahatsızlık vermeyeceksem yemeğimi burada yiyebilirmiyim diye sordu.



-Buyrun dedim düşünmeme fırsat tanımadan.Fakat bakışlarımda ki boşluğu yakalamış hemen atılmıştı.



-Ben 1.kattaki veznadar Neva Oğluk.



-Pardon dalmışım diye cevap verdim,aslında yıllardan beri dalgınım ilk defa olan birşey değildi.Bu cevabın gerçekliğinin ikimizde farkındaydık ama onu tanımamam ikimizi de bir o kadar rahatsız etmişti.



Yemek siparişi verilmiş,yemek gelene kadar birini suçlu bulan iki insanın kızgınlıklarının sezsizliği vardı sanki masada.Sanırım rejimde,masadaki salata tabağını sakin sakin sunuyordu midesine.Ona özel birkaç dilim kepekli ekmek,bir tabak bezelye ve yarım kase yoğurt sunuldu.Nezaket ikramından sonra,yemeğini yemeye bende bu ruhu izlemeye konulmuştum.Önce bezelyeden bir kaşık aldı,çatalına doladı salatayı özenle,yumuşaklığı hissedilir elleriyle naifçe böldü ekmeğini,o küçüçük ağzında yorulmadan çiğnedi.Etrafıyla ilgilenmiyen bir halde sadece yemeğine odaklandı.Bu an çok hoşuma gitmişti.Yemeğini bitirdikten sonra göz göze geldik



-Sizin siparişi unuttular herhalde dedi.



-Sanırım.



-Garsona seslenin arka masanızda.Arkama dönmek istemedim,kahverengi gözlerdeki bakışı yitirmemek için.



-Yok gerek yok aslında pekte aç değilim.



-Sefer tasınız yoktu bugün.



-Evet bugün eşim biraz rahatsızda.



-Geçmiş olsun neyi var?Cevap vermeden kalktım masadan bu ani hareketimin sebebini bilmiyorum,mazoşist bir tutumun isteklerimin özünü oluşturduğunu an olarak kaldı.Neden sorusunu sormaya başladığım bir zaman dilimi.


Öğleden sonra rutin işlerimi tamamlayıp Neva'yı göremeden ayrıldım.Birşeyler söyleme mecburiyetinde hissettim kendimi ama ne?Eve yürüyerek gittim, 30 dakikalık öğle yemeğini düşüne düşüne.Eve vardığımda eşimin ağlamaktan yüzü şişmiş,saçı dağılmış,tam anlamıyla perişan haldeydi.Neden olduğunu düşünmek yerine sordum.


-Neyin var senin?Önce kızarmış gözlerini suçlarcasına bana dikti ve hazırlıdığı paylama cümlelerini bütün hiddetinle söylemeye başladı.Seri şekilde konuşuyor dediklerini anlamakta güçlük çekiyordum,bu halinin sebebini uzaklarda ararken geç geldiğim için meraklandığını anlayabildim.Oturdum,söyleyeceklerini beklemeden"Kapa çeneni"dedim.Bunun üzerine yukarı teşhirle beslenmiş yatak odamıza çıktı.


Arkama dayandım.13 yıllık gizlenmiş öfkemin varlığını keşfedip,hissederek bunu kapa çeneni gibi zarif bir sözle dışa vurmam beni hafifleştirmişti.Zihnim yeteşimeyeceğim kadar hızlı işliyordu.Yukarı çıkıp bavuluma birkaç kıyafeti özensizce yerleştirdiğim sırada teşhir banyosunda eşimle göz göze geldim.Bu banyo beni ilk defa heyecanlandırmıştı.Yanına gittim klozetin üstüne oturmuş,elinde mendil,gözlerinde ben.Çenesinden,çıkık elmacık kemiklerine kadar bin öpücük darbesiyle başlayan 13 yıllık gizlenmiş libidomun son raddesinde,ter kokularımızın ayrılmamak üzere birbirine karıştığı bu teşhir odasında birbirimizi yarı baygın bırakana kadar semadaymışcasına seviştik.


Sabah kalktığımızda ise 13 yıldan beri yaşayan iki yabancı olmaya yine devam etmiştik,sanki dün bir rüyaydı,unutulmayanından.


4 comments:

Anonymous said...

Oldukça güzel, başarılı olmuş.

Çabuk öğreniyosun kanki. Gerçekten "çok zeki" insansın.

Vurgularsam aklında kalır belki diye söylüyorum;
nokta, virgül, iki nokta üst üste, noktalı virgül, üç nokta gibi işaretleri kelimeden hemen sonra boşluksuz ve sonrasında da bir boşlukla yazman gerekir.

Farkettiğim bazı şeyler;
(belki ben de yanlış biliyo olabilirim)

-gözümün içene baka baka-

şeklinde yazsan iyi olurdu,

"Buzlu" küçük b, - den önce boşluk,

içinde virgül sanki ölü... ,
"Banyo" küçük b, (neden böyle yamışsın bunları anlayamadım.)

"teşhir" çok olmuş biri değişse iyi olabilir.

(bazen hazır bazen el yapımı) bu şekilde gayet iyi olmuş, buna benzer kısımları parantez içinde yada - içinde yazman daha iyi olur (bundaki doğru diğerleri için söyledim.)

"evden ayrılışım"
hepsinde şimdiki zaman kullanmışsın bundaki "geniş" olmuş, paragrafta bir tür bozukluk oluşturmuş.

"yapmam gerekenleri yapıyordum", "gidiyorum", vb. aslında "yaptım" "ettim" şeklinde geçmiş zaman kullansan daha iyi olur. çünkü geri kalanında geçmiş kullanmışsın ve bunlar da düzgün olmamış.

"-Buyrun dedim düşünmeme fırsat tanımadan." konuşmalarda söylediğin cümleden sonra ki düşünce kısmını alt satıra atarsan daha kolay okunabilir. Mesela;
"-Buyurun
dedim düşünmeme fırsat tanımadan."

ya da konuşmayı tırnak içine alsan iyi olur.

"hulasa" bu kelimenin anlamını bulamadım, eğer "hülasa" yı kastetdiysen yanlış olmuş.

"Yok virgül gerek yok"

"mazoşist bir tutumun isteklerimin özünü oluşturduğunu an olarak kaldı" bu cümleyi anlamadım.

"Diğmam" bunu da bulamadım.


cem

yola gelsem said...

dediklerinin bende farkındaydım ama müdahale edemedim kendime.teşhir kelimesini farkettim zaten o arası düzeltme kısmıydı toplayamadım.O geniş zaman ve şimdiki zaman kalıplarına bende takıldım ama yorumlayamadım,uyumlayamdım.Hülasa özel demek değil mi?bende o na mahcuben kullandım.Dimağ oluacaktı ki o* ben yanlış yazmışım.Aynı kelimeyi kulanmaktan kaçındığımda, eş anlamlısını bir sonraki cümleye taşıyorum dedim uzun sürede yazmam gerek sıkımadan kendimi.Banyo da b harfinin küçük büyük olmasını bende anlamadım.Haklısın Çoğu zaman bebek

Anonymous said...

"hülasa" özet demek.

yola gelsem said...

hulasa düzeltildi.