July 22, 2007

ışık azalıyor yine, göremiyorum etrafı, bu şekilde daha fazla devam edemem

Ortalama yirmi yıldır bu hayattayım, ve hep belirsiz bir gerginlik var bu milletin üzerinde. Ve milletçe bize her yönden zarar verenleri seviyoruz, bize iyi davrananlara ise acaba bu iyiliğinin altından ne gibi bir kötülük çıkacak gibi bir önyargıyla yaklaşırız hep. Bunu hepimiz biliyoruz. Milletçe paranoyağız diyeceğim, kızacaksınız, o zaman bunu düşündüğüm için ben paranoyağım. Paranoyak birisinin yazdığını okumak istemeyebilirsizin, hatta okumayın da zaten, paranoyağım ben lan. Her neyse ben yazayım da okuyan okur. Paranoyak değil bu millet tamam, değil de ne bu millet peki. Bir millet her insanına kadar bu şekilde “düşünce hastalığına” yakalanabilir, acaba bir tür biyolojik silah mı bizi bu hale getiren. Halbuki eskiden böyle değildi bu millet, eskiden herkes bugünkünden daha özgürdü; tüm milletler bir arada ve özgürce yaşarlardı. Nasıl geldik bu hale, bilemiyorum. Kimi dış zorlama dedi, kimi devletin içinde birileri var dedi. Bunlar halledilir, düzeltilir de, bu milletin mantıklı düşünmesi, hatta daha önemlisi düşünebilmeyi öğrenebilmesi sağlanabilecek mi. Oysa ne güzel insanımız vardı –vardı, artık yok- bizim, o milletin efendisi dediğimiz köylümüz vardı, hep o yardımsever, çalışkan haliyle efendimiz olmayı hak ediyordu, ama nerde bunlar. Ne güzel söylemişti Aziz, bu millet için büyük bir öngörüyle ve bir o kadar da gerçeğin ona verdiği üzüntüyle.

Nasıl başaracağız, yaşamayı, bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine, şairin dediği gibi. İstediğim şey çok mu fazla benim için, bu yüzden mi hiç kavuşamadım ve umudumu yitirmediğim halde kavuşamayacağımı düşünüyorum. Oysaki özgürlük, başarılı bir sosyal devlet, güzel bir yönetim, öldürülmeden yaşayan aydınlar, unutulmuş etnik kökenler olsaydı, daha iyi olmaz mıydı?

Uyan dostum artık, uyanının artık, karanlıktan, uyan.


Cem

No comments: