July 17, 2007

Oyuncaklarımızı elimizden aldılar

Gece, saç, parlayan yıldız, kırmızı şarap, ışık

Her şeyin değerini yitirmeye başladığı bu günlerde, sanki bir halsizlik, bir yorgunluk sardı hepimizi birdenbire. Kaçar olduk her bir günün ışığından ve yorulur olduk yapmayı sevdiğimiz şeyleri yaparken. Oysa böylemiydik daha öncesinde ha. Ne güzel çocuklardık ve o zaman fark edememiştik oyun oynamanın (o zamanlardaki sevdiğimiz şeylerden en önemlisi) bizi yormadığını hatta bize güç verdiğini. Evet farkında değildik. Şimdi daha iyi anlıyorum biz sokakta oynarken hiç yorulmaz mı bu çocuklar diyen orta yaşlı amcaları. Onlarda unutmuşlardı çocukken oyun oynadıkları arkadaşlarının adlarını ve yorgun düşmüşlerdi bilinmezliklerle dolu hayatı anlamaya çalışmaktan. Biz de böyle mi olucaktık.

Sonra “büyüdün sen artık”, “kooocaman adam oldun” dediler, çocuk aklı işte inandık, aldılar elimizden oyuncaklarımızı. İşte o zaman başladık kendimizi yok etmeye, çünkü “kocaman adamdık” artık biz ve bazı şeyleri yapmamız ‘yakışık almaz’ dı. “Neyse” dedik, devam ettik yola, hem de hiç arkamıza bakmadan, sanki bir atletizm oyununda bayrağı öndekine yetiştirme zorunluluğunda hissettik kendimizi, kimimiz başardık (güldürme beni!) kimimiz takımımıza zaman kaybettirdik, ama sonunda ikimiz de yorulmuştuk be usta.

Yürürken bizim için çizilmeye çalışılmış, ve çizenler tarafından pürüzsüz olduğuna ikna edildiğimiz yollarda, sendelediğimiz zaman ayağımızın altına takılan şeyin taş olabileceğini düşünmedik, çünkü pürüzsüzdü o yollar. Baktık olmadı, düşe kalka ilerledik “yolumuzda”, önümüze birileri çıktı ve biz onları tanımaktan korktuk, çünkü “tanımadığımız insanlarla konuşmamamız” tembihlenmişti taa konuşmayı öğrendiğimiz zamandan beri.

Can sıkıntısından olsa gerek -çünkü birinin sizi yönlendirmesi hep sizi sıkar- kendimizle uğraşmaya başladık. Farklılaştırdık kendimizi, belki zaten hiç kendimiz olamadığımızdan iyice bozmak istedik ve hep korktuk kendi kendimizle karşılaşmaktan aynada.

İçimizde hep bi başaramama hissiyle yaşadık bu zamana kadar, başarının komşularda yada akrabalarda gösterilen “başarı” örnekleriyle olacağını zannettik. Oysa aynen o çocukluktaki gibi enerjik olmalıydık ki yarına çıkabilelim.

Ama ne oldu oyuncaklarımızı aldılar elimizden…




Cem

1 comment:

yola gelsem said...

kanki gece ışık v.s. nerde nasıl geçiyor ki bir bilinmeyinin parçası da bileninden yola çıkalım ben anlamadım ama sen hiç anlamssın artık ...Yazı daha uzun soluklu hale gelebilırdı kontrol ve yazma sevgsinden tamamlanamamış kanki hadin topragın bol olsun tatlı olsun zaten manga çalıyor asabım bozuk n.c.